Trombosit Düşüklüğü (Trombositopeni)

Trombositopeni kan trombosit sayısının normalden düşük olduğu bir sağlık sorunudur. Çoğunlukla 150.000’den az trombosit içeren bir durumdur. Bu durum trombosit üretiminin azalması hızlı yıkımı veya dağılımdaki anormallikler sonucu ortaya çıkar. İmmün trombositopeni gibi bağışıklık sistemi sorunları çeşitli enfeksiyonlar ve ilaçlar sıklıkla nedenler arasında yer alır.

Ayrıca kemik iliği bozuklukları ve karaciğer hastalıkları da trombositopeniye yol açabilir. Belirtiler genellikle hafif morarmalarla başlar fakat trombosit düzeyleri çok düşükse ciddi kanamalar görülebilir. Tedavi sorunun kökenine yönelik çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilir.

TanımKandaki trombosit (platelet) sayısının normalin altında olması durumu. Trombositler, kanın pıhtılaşmasında önemli rol oynar, bu nedenle trombositopeni kanama riskini artırır.
NedenleriKemik iliğinde trombosit üretiminin azalması (lösemi, aplastik anemi), artmış trombosit yıkımı (otoimmün hastalıklar, enfeksiyonlar), dalakta trombosit birikimi (splenomegali) veya kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler
BelirtilerCiltte kolay morarma, burun veya diş eti kanamaları, uzun süren kanamalar, cilt altında küçük kırmızı noktalar (petekial döküntüler), idrarda veya dışkıda kan, adet kanamasının aşırı olması
Tanı YöntemleriTam kan sayımı (CBC), periferik kan yayması, kemik iliği biyopsisi, pıhtılaşma testleri, antikor testleri (otoimmün nedenler için)
Tedavi YöntemleriNedene yönelik tedavi: steroidler, immünoglobulin tedavisi, kan veya trombosit nakli, splenektomi (dalak çıkarılması), bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar
Yan EtkilerTrombositopeni tedavisi sırasında enfeksiyon riski, kanama riski, ilaçların yan etkileri (steroidlerin uzun süreli kullanımı osteoporoz ve bağışıklık sistemi baskılanmasına yol açabilir)
SüreNedene bağlı olarak kısa süreli (geçici) veya uzun süreli olabilir; örneğin viral enfeksiyonlara bağlı trombositopeni geçici iken, kronik hastalıklara bağlı olanlar uzun süreli olabilir.
Kullanılan İlaçlarKortikosteroidler (prednizon), immünoglobulinler (IVIG), trombopoez uyarıcı ilaçlar (romiplostim, eltrombopag)
AvantajlarıErken teşhis ve tedaviyle kanama komplikasyonlarının önlenebilmesi; bazı vakalarda trombosit düzeyinin normale dönmesi
DezavantajlarıTedaviye rağmen bazı hastalarda kanama riskinin devam etmesi, kronik vakalarda sürekli izleme ve tedavi gerektirmesi
İzlem ve KontrolDüzenli kan testleriyle trombosit sayısının izlenmesi, kanama belirtilerinin takip edilmesi, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi
Alternatif TedavilerDeneysel tedaviler, kök hücre nakli (ciddi vakalarda), immunosupresif tedavi seçenekleri
Trombosit Düşüklüğü (Trombositopeni)

Doç. Dr.  Mahmut Bakır Koyuncu

Mersin doğumlu, YKAL mezunu. 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. İç Hastalıkları anadal ve Hematoloji yandal eğitimlerini Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlamıştır. 2008 yılında MD Anderson Cancer Center’da moleküler biyoloji ve genetik alanında çalışmış, 2020 yılında New York Presbyterian Hospital’da kemik iliği nakli ve hücresel tedaviler ünitesinde çalışma imkanı bulmuştur. Türkiye’ye döndükten sonra sırasıyla Mersin Şehir Hastanesi ve Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmıştır. 2022’de Hematoloji alanında Doçent Doktor unvanı almıştır. Temmuz 2023’ten beri Mersin Medical Park Hastanesinde çalışmaktadır.

Trombositopeni Nedir?

Trombositopeni yetişkinlerde mikrolitre başına 150.000’in altında trombosit bulunması durumudur. Bu sağlık sorunu kan hücrelerinin azalmasıyla karakterize edilir ve kan pıhtılaşması ile yara iyileşmesi süreçlerinde önemli rol oynar. Çeşitli durumlar trombosit sayısının düşmesine neden olabilir. Bunlar arasında heparin kaynaklı trombositopeni antifosfolipid antikor sendromu ve yaygın damar içi pıhtılaşma yer alır.

Ayrıca trombotik mikroanjiopati ve paroksismal nokturnal hemoglobinüri gibi nadir hastalıklar da trombositopeniyle ilişkilidir. Trombosit düzeyi 10.000/mikrolitre altına düştüğünde kendiliğinden kanamalar görülebilir. Trombosit sayısı 50.000/mikrolitre altında olduğunda cerrahi müdahaleler sırasında kanama riski artar. Trombositopeniyle ilişkili riskler hiçbir risk olmamasından ciddi kanamalara kadar değişkenlik gösterir. Trombositopeninin şiddeti arttıkça kanama riski de yükselir bu nedenle tedavi süreci kişiye özel olarak düzenlenmelidir.

Trombositopeniye Ne Sebep Olur?

Trombositopeni kandaki trombosit sayısının anormal derecede düşmesidir. Çeşitli faktörler bu duruma yol açabilir. En yaygın nedenlerden biri immün trombositopenidir. Vücut kendi trombositlerine karşı antikorlar üretir ve bu trombosit yıkımını tetikler. Bu otoimmün süreç primer İTP olarak bilinir ve trombositlerin hızla yok olmasına sebep olur.

İlaca bağlı trombositopeni iki ana kategori altında incelenebilir:

  • Immün trombositopeni: Heparin gibi bazı ilaçlar anti-trombosit antikorlarının üretilmesine neden olur. Bu antikorlar trombositleri aktive eder ve ciddi tromboz riski yaratır.
  • İlaca bağlı immün olmayan trombositopeni: Valproik asit ve linezolid gibi ilaçlar doza bağlı olarak trombosit üretimini baskılar.

Enfeksiyonlar da trombosit sayısını etkileyebilir. Özellikle viral enfeksiyonlar sepsis ve kemik iliği baskılanmasına neden olan bakteriyel enfeksiyonlar trombositopeniyle ilişkilendirilir. Öne çıkan viral enfeksiyonlar arasında HIV, hepatit C ve Zika virüsü bulunur.

Kronik hastalıklar trombosit sayısını da etkileyebilir:

  • Kronik karaciğer hastalıkları ve hipersplenizm trombosit sayısının düşmesine yol açar.
  • Sistemik lupus eritematozus ve romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar sekonder İTP riskini artırır.
  • Gebelik, özellikle preeklampsi ve HELLP sendromu durumlarında trombositopeni görülebilir.

Beslenme eksiklikleri de trombosit düzeylerini etkiler. Folat, B12 vitamini ve bakır eksiklikleri trombosit üretimini olumsuz yönde etkiler.

Son olarak genetik bozukluklar ve bazı nadir hastalıklar trombositopeniye neden olabilir:

  • Kalıtsal trombositopeniler çocuklarda daha sık görülür ve yetişkinlerde nadirdir.
  • Trombotik mikroanjiyopati ve trombotik trombositopenik purpura gibi durumlar ciddi ve acil müdahale gerektiren sağlık sorunlarıdır.

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Trombositopeni Sırasında Neler Olur?

    Trombositopeni sırasında birçok faktör trombosit sayısının düşmesine neden olur. Kemik iliğinde trombosit üretimi azalabilir; bu durum genellikle kemik iliği yetmezliği aplastik anemi ve paroksismal nokturnal hemoglobinüri gibi ciddi rahatsızlıklar sonucu meydana gelir. Ek olarak kemik iliği baskılanması ilaçların kullanımıyla ilişkilendirilir ve bunlar arasında valproik asit ve daptomisin gibi ilaçlar bazı kemoterapi ajanları ve radyasyon maruziyeti bulunur.

    • Kronik alkol kötüye kullanımı
    • Kalıtsal trombositopeni
    • Viral enfeksiyonlar
    • Besin eksiklikleri (Folat, vitamin B12)
    • Sistemik durumlar (Sepsis, miyelodisplastik sendrom)

    Bu faktörler aynı zamanda anemi ve lökopeniye de yol açabilir. Trombosit yıkımının artması ise genellikle immun mekanizmalar tarafından tetiklenir. Örneğin immün aracılı trombositopenide anti-trombosit otoantikorlar trombositlere ve megakaryositlere bağlanarak onların yıkımını hızlandırır. Bu antikorlar sıklıkla primer ITP, ilaca bağlı ITP, lenfoproliferatif bozukluklar, sistemik lupus eritematozus gibi otoimmün hastalıklar ve kronik enfeksiyonlarda (HEP C, HIV, Helicobacter pylori) görülür.

    Dilusyonel trombositopeni yoğun sıvı replasmanı ve kan transfüzyonları ile ilişkilidir. Trombositlerin yeniden dağılımı normalde bireylerin yaklaşık üçte biri dalakta bulunurken splenomegali ve dalak tıkanıklığı gibi durumlar dalaktaki trombosit kütlesinin artmasına ve dolaşımdaki trombosit sayısının azalmasına sebep olur. Trombositopeni tüm bu mekanizmaların birleşimiyle karmaşık bir durum oluşturur ve çeşitli tedavi yöntemleri gerektirir.

    Trombositopeninin Mikroskobik İncelenmesi

    Trombositopeninin mikroskobik incelemesi trombositlerin boyut ve morfolojisine odaklanır. Bu inceleme sırasında trombositlerin yapısındaki değişiklikler ve bunların olası nedenleri belirlenmeye çalışılır. EDTA kullanımı trombosit kümelenmesine yol açarak yalancı trombositopeniye neden olabilir. Bu durum analizlerde dikkate alınmalıdır. Trombosit uydulaşması ise polimorfonükleer hücrelere yapışan trombositlerin varlığını gösterir ve periferik kan yaymalarında kolayca gözlemlenebilir. Ayrıca mikroskobik incelemede dikkat edilmesi gereken diğer önemli bulgular şunlardır:

    • Dev trombositler: Genellikle kalıtsal durumları işaret eder.
    • Şistositler: Trombotik mikroanjiyopatik durumların bir göstergesidir.
    • Gözyaşı hücreleri ve çekirdekli RBC’ler: Kemik iliği infiltrasyonunun belirtisidir.
    • Olgunlaşmamış WBC’ler: Lösemi olasılığını artırır.
    • Hipersegmente nötrofiller: Beslenme yetersizlikleriyle ilişkilendirilir.

    Trombositopeni Belirtileri Nelerdir?

    Trombositopeni belirtileri hastanın durumuna ve trombosit sayısının düzeyine göre değişiklik gösterir. Bu durum genellikle kanın pıhtılaşma kapasitesinde azalmaya yol açar ve çeşitli semptomlarla kendini gösterebilir. Trombosit sayısı 50.000/mL üzerinde olan hastalar nadiren semptom gösterirken 20.000/mL altında olanlarda ciddi kanama riski artar. Özellikle derin düzeydeki düşüşler hastanın sağlık durumunu doğrudan etkileyebilir.

    Trombositopeni nedeniyle ortaya çıkan belirtiler arasında ciltteki değişimler dikkat çeker. Cilt muayenesinde;

    • Peteşi: Küçük, yuvarlak, kırmızı veya mor noktalar olarak cilt üzerinde belirir.
    • Purpura: Peteşilerden daha büyük lekelerdir ve basınçla renk değiştirmez.
    • Ekimoz: Daha büyük morluklar olarak tanımlanır ve genellikle daha şiddetli travma veya etki sonucu oluşur.

    Cilt dışında kanamanın diğer belirtileri de gözlemlenebilir. Bunlar arasında;

    • Diş eti kanamaları
    • Burun kanamaları
    • Mide-bağırsak kanamaları yer alır.

    Ayrıca trombositopeni hastalarında sık görülen diğer belirtiler arasında;

    • Ani başlayan veya açıklanamayan morluklar,
    • Uzun süreli kanamalar,
    • Yara yerlerinde anormal kanama,

    yer alır. Hastanın özgeçmişi ve mevcut sağlık durumu belirtilerin yoğunluğu üzerinde belirleyici olabilir. Özellikle geçmişte yaşanan benzer durumlar mevcut semptomların anlaşılmasında önemli ipuçları sunar. Buna ek olarak hastaların maruz kaldığı ilaçlar ve çevresel faktörler trombosit sayısını ve fonksiyonunu etkileyebilir. İlaçlar ve beslenme eksiklikleri özellikle bitkisel ilaçların veya bazı reçetesiz ilaçların kullanımı trombosit fonksiyonları üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir.

    Trombositopeni belirtileri gözlemlendiğinde derhal tıbbi değerlendirme yapılması önerilir. Bu semptomlar genellikle altta yatan daha ciddi sağlık sorunlarının göstergesi olabilir ve erken tanı etkili tedavi olasılığını artırır.

    Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

    Trombositopeni Nasıl Teşhis Edilir?

    Trombositopeni teşhisi çeşitli testler ve değerlendirmelerle konulur. Hastanın ilk başvurusunda tam kan sayımı yapılır ve bu testin sonuçları trombosit sayısının düşük olduğunu gösterirse test tekrarlanarak bulguların doğruluğu teyit edilir. İzole trombositopeni durumunda değerlendirme süreci şu adımları içerir:

    • Tam kan sayımı (CBC)
    • Periferik yayma
    • HIV testi
    • HCV testi

    Bu testlerle hastalığın varlığı ve trombositopeninin derecesi belirlenir. Ayrıca trombositopeni ile birlikte görülen diğer kan hücrelerindeki değişikliklerin olup olmadığı incelenir. İlgili diğer durumlar için spesifik testler şunlardır:

    • Anemi ve trombositopeni durumunda enfeksiyonlar ve otoimmün hastalıklar için ilave testler yapılır.
    • Lökositoz eşlik eden trombositopeni enfeksiyon veya malignite şüphesi taşıyan hastalarda inflamasyon ve kanser markerlarına bakılır.
    • Pansitopeni varlığında miyelodisplastik sendromlardan şüpheleniliyorsa kemik iliği biyopsisi yapılır.
    • Tromboz bulgusu olan hastalarda heparin kaynaklı trombositopeni veya antifosfolipid antikor sendromu için gerekli testler sıralanır:
      • Trombosit faktör 4 antikorları
      • Antifosfolipid antikorlar
      • PT, aPTT, fibrinojen, LDH

    Karaciğer hastalığı olan hastalarda karaciğer fonksiyon testleri ve koagülasyon profili incelenir. Eğer trombositopeninin altında yatan neden belirlenemez ve hematolojik bir hastalık şüphesi varsa kemik iliği biyopsisi önerilir. Kemik iliğindeki megakaryosit sayısı ve morfolojisi dikkatlice değerlendirilir. Megakaryositlerde azalma veya yokluk aplastik anemi veya otoimmün hastalıkların bir göstergesi olabilir. Trombositopeni teşhisi hastanın genel sağlık durumu ilgili semptomlar ve elde edilen test sonuçlarına göre şekillendirilir.

    Trombositopeni Nasıl Tedavi Edilir?

    Trombositopeni tedavisinde birinci adım altta yatan nedenin tespit edilmesidir. Tedavi stratejileri belirlenen nedenlere göre şekillenir. Asemptomatik ve hafif vakalar genellikle yalnızca rutin takip gerektirir. Ancak durum daha ciddi ise çeşitli müdahale yöntemleri devreye girer.

    • Primer Immün Trombositopeni (ITP): Bu durum için önerilen ilk basamak tedaviler arasında glukokortikoidler ve intravenöz immün globulinler bulunur. Bu ilaçlar otoantikor üretimini azaltarak trombosit yıkımını engeller. İkinci basamak tedavi rituksimab ve immünosüpresif ilaçlardır. Ayrıca splenektomi uygulanabilir. Üçüncü basamakta ise trombosit üretimini artıran trombopoietin reseptör agonistleri tercih edilir.
    • İlaca Bağlı Trombositopeni: Bu tür vakalarda ilk adım sorumlu ilacın kesilmesidir. Bu genellikle trombosit sayısının kısa sürede normale dönmesini sağlar.
    • Heparin-İndüklenmiş Trombositopeni (HIT): HIT tedavisinde heparin derhal kesilir. Anti-trombin ve anti-Xa aktivitesi gösteren antikoagülan ajanlar kullanıma alınır. Trombosit sayısı normale döndüğünde dikumarol ajanları eklenir.
    • Trombotik Trombositopenik Purpura (TTP): TTP tedavisi genellikle plazma değişimi ile yapılır.
    • Sekonder Immün Trombositopeni: Altta yatan durumun yönetimi hastalığın kontrolünü sağlar. Örneğin sistemik lupus eritematozus (SLE) tedavisi için immünosüpresif ajanlar ve H. pylori ile ilişkili trombositopeni durumunda H. pylori’nin eradikasyonu önerilir.

    Trombosit transfüzyonları şiddetli kanama veya cerrahi müdahale gereken durumlarda uygulanabilir. Ancak trombositopeni tedavisinde öncelikli hedef altta yatan nedenleri ele almak ve bu yolla trombosit sayısını normal seviyelere çekmektir.

    Trombositopeni Komplikasyonları Nelerdir?

    Trombositopeni ciddi komplikasyonlarla ilişkilendirilen bir durumdur. Şiddetli trombositopeni vakalarında iç kanama riski artar ve beyin kanaması ölümcül sonuçlar doğurabilir. Heparin kaynaklı tromboz arteriyel ve venöz trombozun yanı sıra derin ven trombozu pulmoner emboli gibi durumlara yol açabilir. Bu tıbbi durum aynı zamanda serebrovasküler kazaları ve miyokard enfarktüsü riskini de artırır.

    Antifosfolipid antikor sendromu hem arteriyel ve venöz tromboz hem de düşüklerle bağlantılıdır. TTP durumunda özellikle merkezi sinir sistemini etkileyen mikrovasküler tromboz gözlemlenirken HUS vakalarında böbrek hasarı ön plana çıkar.

    Trombosit Düşüklüğü (Trombositopeni) Tedavisi Olanların Yorumları

    Doç. Dr. Mahmut Bakır Koyuncu'nun hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Trombositopeni neden kanama riskini artırır?

    Trombositopeni, mikrolitre başına trombosit sayısının 150.000’in altında olması olarak tanımlanır ve kan pıhtılaşmasında trombositlerin hayati rolü nedeniyle kanama riskini artırır. Trombosit sayısı ≤5.000/µL olan hastalarda kanama riski, trombosit sayısı ≥80.000/µL olanlara kıyasla üç kat daha fazladır. İmmün trombositopenide, ciddi trombositopeni (trombosit sayısı <10-20 × 10⁹/L), şiddetli kanama için bir belirteçtir. Kanserle ilişkili trombozda bile hafif trombositopeni, majör kanama riskini artırır.

    Düşük trombosit sayısı olan hastalar hangi aktivitelerden kaçınmalıdır?

    Trombositopenisi olan hastalar, yaralanma ve kanama riskini artıran aktivitelerden kaçınmalıdır. Boks, dövüş sporları, futbol, basketbol gibi temas sporları yüksek yaralanma riski taşıdığı için önerilmez. Ağırlık kaldırma, merdiven tırmanma ve yoğun fiziksel egzersizler gibi yorucu aktivitelerden de uzak durulmalıdır. Bisiklete binme, paten kayma, kaykay yapma ve kayak gibi aktiviteler de risk taşır. Bahçe işleri veya ev tamiratları sırasında eldiven takmak gibi koruyucu önlemler almak faydalıdır. Güvenli aktiviteler hakkında bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

    Trombositopeni tedavisinde hangi beslenme önerileri yapılır?

    Trombositopeniyi yönetmek için folat (ıspanak, börülce, kuşkonmaz), B12 vitamini (istiridye, ton balığı, zenginleştirilmiş tahıllar), demir (mercimek, tofu, yağsız et), C vitamini (dolmalık biber, brokoli, turunçgiller), D vitamini (somon, zenginleştirilmiş tahıllar, yumurta sarısı) ve K vitamini (lahana, brokoli, soya fasulyesi) açısından zengin besinler tüketilmesi önerilir. Bu besinler trombosit üretimini ve işlevini destekler. Alkol tüketimi, kemik iliği işlevini baskılayabileceği için sınırlandırılmalı ve sarımsak, soğan, zencefil gibi kan pıhtılaşmasını etkileyebilecek gıdalardan kaçınılmalıdır. Ayrıca trans yağ ve şeker oranı yüksek işlenmiş gıdaların tüketiminin azaltılması faydalı olabilir.

    İlaçlara bağlı trombositopeni nasıl yönetilir?

    İlaç kaynaklı trombositopeninin (DITP) yönetiminde öncelikle sorumlu ilacın derhal kesilmesi gerekir, bu genellikle trombosit sayısının 1-2 hafta içinde düzelmesini sağlar. Şiddetli trombositopeni veya aktif kanama durumlarında, 1 g/kg vücut ağırlığı dozunda intravenöz immünoglobulin (IVIG) uygulanması trombositlerin daha hızlı toparlanmasını sağlayabilir. İlacın veya metabolitlerinin sistemde kaldığı süre boyunca trombosit transfüzyonları genellikle etkisizdir. Hangi ilacın sorumlu olduğunu belirlemek kritik öneme sahiptir, özellikle birden fazla ilaç kullanıyorsa; ilaç bağımlı antikorları tespit etmek için özel laboratuvar testleri tanıyı doğrulamaya yardımcı olabilir. Heparin kaynaklı trombositopenide (HIT), heparin hemen kesilir ve tromboembolik komplikasyonları önlemek için heparin dışı antikoagülanlar başlanır. DITP’nin zamanında tanınması ve uygun şekilde yönetimi, ciddi kanama veya trombotik olayları önlemek için hayati önem taşır.

    Kronik trombositopeni ile yaşamak için nelere dikkat edilmelidir?

    Kronik trombositopeni, özellikle immün trombositopeni (ITP), yetişkinlerde her 100.000 kişide yaklaşık 2 ila 4 kişiyi etkiler ve 65 yaş altındaki kadınlarda daha yaygındır; yaşlı popülasyonda ise cinsiyetler arasında eşit dağılır. ITP’li hastalarda genel nüfusa kıyasla ölüm riski 1,5 kat artmıştır ve bu durum daha çok kanama ve enfeksiyonlardan kaynaklanır. Özellikle 60 yaş üstü bireylerde ciddi kanama olayları, örneğin beyin içi kanama riski yüksektir. Ayrıca ilk yıl içinde enfeksiyon riski 4,5 kat, sonraki yıllarda ise 1,8 kat daha fazladır. Hematolojik kanser geliştirme riski 4,7 kat artmıştır. Yaşam kalitesi genellikle düşer; hastaların %58’i ITP ile ilişkili yorgunluğun günlük aktivitelerini engellediğini, %47’si ise kanama korkusunun sosyal ve iş yaşamlarını etkilediğini belirtir. Tedavi seçenekleri çeşitlidir; hastaların %45’i splenektomi geçirse de klinik iyileşme gözlenmez, %90’ı başlangıçta steroid tedavisi alır. Hastaların %17’si immünsüpresif ajanlar, %17’si trombopoietin reseptör agonistleri kullanır, ancak %39’u günlük yorgunluk yaşamaya devam eder. Yönetim stratejileri, düzenli trombosit seviyelerinin izlenmesi, enfeksiyon kontrolü ve yaşam kalitesini artırmaya odaklanmalıdır.

    Hematoloji Uzmanı
    Doç. Dr.
    Mahmut Bakır Koyuncu

    Trombosit Düşüklüğü (Trombositopeni)
    İletişim Bilgileri

    Telefon
    +90 553 533 88 53

    E-posta
    mahmutbakirkoyuncu@gmail.com

    Adres
    Atatürk, Gazi Mustafa Kemal Blv. No: 676, 33200 Mezitli/Mersin

    Blog Yazıları

    Lösemi Bulaşıcı Mıdır? Lösemi Hastaları Neden Maske Takarlar?

    Ana Sayfa - Lösemi - Lösemi Bulaşıcı Mıdır? Lösemi Hastaları Neden Maske Takarlar?Lösemi, halk arasında [...]

    Hematolojik Kanserlerde Enfeksiyondan Korunma Yolları

    Ana Sayfa - Blog - Hematolojik Kanserlerde Enfeksiyondan Korunma YollarıHematolojik kanserler (lösemi, lenfoma, multiple miyelom [...]

    Lösemi, Lenfoma ve Miyelom Hastalarında Beslenme

    Ana Sayfa - Lösemi - Lösemi, Lenfoma ve Miyelom Hastalarında BeslenmeLösemi, lenfoma ve miyelom gibi [...]

    Hematoloji Hastalıkları Nelerdir?

    Ana Sayfa - Blog - Hematoloji Hastalıkları Nelerdir?Hematoloji hastalıkları, basitçe ifade etmek gerekirse kanla ilgili [...]

    Kemoterapinin Yan Etkileri ve Başa Çıkma Yöntemleri

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapinin Yan Etkileri ve Başa Çıkma YöntemleriBirçok insan için kanser [...]

    Kemoterapi ve Radyasyon Terapisi Arasındaki Fark Nedir?

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapi ve Radyasyon Terapisi Arasındaki Fark Nedir?Birçoğumuz “kanser tedavisi” denilince [...]

    Kemoterapinin Kaç Kür Verileceği Neye Göre Belirleniyor?

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapinin Kaç Kür Verileceği Neye Göre Belirleniyor?Günümüzde kanser tedavisinde kullanılan [...]

    Kemoterapi Alırken Hastadan Çocuklara Zarar Gelir mi?

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapi Alırken Hastadan Çocuklara Zarar Gelir mi?Bir kanser tanısı almanın [...]