Lenf Kanseri (Lenfoma)

Lenfoma lenfosit adı verilen beyaz kan hücrelerinin anormal çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu hastalık lenfatik sistemde bulunan hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesiyle karakterize edilir. Genellikle lenf bezlerinde dalakta ve bazı diğer organlarda birikim yapar.

Hastalığın iki ana türü Hodgkin lenfoma ve Hodgkin dışı lenfoma olarak bilinir. Çeşitli genetik faktörler ve bağışıklık sistemi zayıflıkları bu kanser türünün gelişiminde rol oynayabilir. Tipik belirtiler arasında lenf bezlerinde şişlik, ateş, kilo kaybı ve genel bir yorgunluk hali yer alır.

TanımLenfosit adı verilen beyaz kan hücrelerinin anormal şekilde çoğalmasıyla lenfatik sistemde başlayan bir kanser türüdür. Lenf düğümleri, dalak, kemik iliği ve diğer organları etkileyebilir.
TürleriHodgkin lenfoma (HL), Non-Hodgkin lenfoma (NHL)
BelirtilerAğrısız lenf düğümü şişmesi (boyun, koltuk altı, kasık), yorgunluk, ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ciltte kaşıntı, sürekli öksürük veya nefes darlığı
Tanı YöntemleriFiziksel muayene, kan testleri, lenf düğümü biyopsisi, PET/CT taramaları, kemik iliği biyopsisi
Tedavi YöntemleriKemoterapi, radyoterapi, immünoterapi, hedefe yönelik tedavi, kök hücre nakli
Yan EtkilerTedaviye bağlı yorgunluk, bulantı, saç dökülmesi, enfeksiyon riski, anemi, kanama, uzun süreli bağışıklık sistemi sorunları
SüreTedavi süresi, lenfoma türüne ve evresine göre değişir; bazı vakalarda birkaç ay, bazılarında ise uzun süreli izleme gerekebilir.
Kullanılan İlaçlarMonoklonal antikorlar (rituksimab), kemoterapi ilaçları (CHOP rejimi gibi), PD-1 inhibitörleri, tirozin kinaz inhibitörleri
AvantajlarıErken evrede tespit edilen vakalarda tedaviye iyi yanıt ve yüksek iyileşme oranı, yeni hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapilerle daha az yan etki
Dezavantajlarıİlerlemiş vakalarda tedavi daha zor olabilir, bazı hastalarda tedaviye direnç gelişebilir veya hastalık tekrarlayabilir.
İzlem ve KontrolTedavi sonrası düzenli kan testleri, görüntüleme testleri (PET/CT), biyopsiler ve hastalığın nüks riskine karşı izleme
Alternatif TedavilerDeneysel klinik çalışmalar, CAR-T hücre tedavisi, hedefe yönelik yeni ilaçlar, immünoterapi kombinasyonları
Lenf Kanseri (Lenfoma)

Doç. Dr.  Mahmut Bakır Koyuncu

Mersin doğumlu, YKAL mezunu. 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. İç Hastalıkları anadal ve Hematoloji yandal eğitimlerini Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlamıştır. 2008 yılında MD Anderson Cancer Center’da moleküler biyoloji ve genetik alanında çalışmış, 2020 yılında New York Presbyterian Hospital’da kemik iliği nakli ve hücresel tedaviler ünitesinde çalışma imkanı bulmuştur. Türkiye’ye döndükten sonra sırasıyla Mersin Şehir Hastanesi ve Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmıştır. 2022’de Hematoloji alanında Doçent Doktor unvanı almıştır. Temmuz 2023’ten beri Mersin Medical Park Hastanesinde çalışmaktadır.

Lenfoma Nedir?

Lenfoma lenfositlerin anormal çoğalmasıyla ortaya çıkan kanser türlerini tanımlar. Bu grup içinde B hücresi T hücresi ve doğal öldürücü hücrelerin farklı evrelerdeki çoğalması sonucu gelişen alt tipler bulunur. Genellikle lenf bezleri, dalak ve diğer lenfatik dokularda anormal hücre birikimleri meydana gelir. Bu durum, vücudun enfeksiyonlara karşı direncini zayıflatır.

Heterojen yapısı nedeniyle her lenfoma türü farklı tedavi yöntemleri gerektirir. Maligniteler arasında yaklaşık %5’lik bir oranla yer alır. Sağkalım oranı ise genel olarak %72 olarak tahmin edilir. Bu oran lenfoma türüne ve evresine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Tedavi seçenekleri hastalığın tipi ve yayılımına göre belirlenir.

Lenfomaya Ne Sebep Olur?

Lenfoma gelişimine katkıda bulunan çeşitli etkenler vardır. Öncelikle çevresel faktörler, özellikle meslek grubuna bağlı maruziyetler önemli bir risk faktörüdür.

Mesleki Maruziyet:

  • Herbisitler
  • Pestisitler

Bunun yanında enfeksiyöz organizmalar lenfoma riskini artırabilen başlıca mikroorganizmalardır.

Enfeksiyöz Organizmalar:

  • Helicobacter pylori (MALT lenfoma)
  • Borrelia burgdorferi
  • Chlamydia psittaci
  • Campylobacter jejuni
  • İnsan T hücresi lenfotropik virüsü (erişkin T hücreli lösemi/lenfoma)
  • Hepatit C (lenfoplasmasitik lenfoma yaygın büyük B hücreli lenfoma ve marjinal zon lenfoma)
  • İnsan herpes virüsü 8 (primer efüzyon lenfoma ve Castleman hastalığı)

Ayrıca immün yetmezlik durumları da lenfomaya yatkınlığı artırır.

İmmün Yetmezlik:

  • HIV enfeksiyonu
  • Transplant alıcıları
  • Genetik immün yetmezlik bozuklukları (ağır kombine immün yetmezlik ve yaygın değişken immün yetmezlik)

İlaçlar özellikle immünsüpresif tedaviler ve tümör nekroz faktörü-alfa inhibitörleri lenfoma riskini artırabilir. Otoimmün hastalıklar da benzer şekilde lenfoma gelişim riskini yükseltir.

Otoimmün Hastalıklar:

  • İnflamatuvar bağırsak hastalığı (enteropati ilişkili lenfoma)
  • Romatoid artrit
  • Sjögren sendromu (yaygın büyük B hücreli lenfoma)

Son olarak coğrafi konum da lenfoma tiplerinin dağılımında etkili olabilir.

Coğrafi Konum:

  • Ekstranodal NK/T hücreli lenfoma insidansı Güney Asya ve Latin Amerika’nın bazı bölgelerinde yüksektir.

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Lenfoma Ne Kadar Yaygındır?

    Lenfoma hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olarak kabul edilir. Bu hastalık lenfatik sistemin çeşitli bileşenlerinde ortaya çıkar ve bağışıklık sisteminin işlevselliğini ciddi şekilde bozar. Görülme sıklığı ve yaygınlığıyla ilgili istatistikler lenfomanın tespiti ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelerle yakından ilişkilidir.

    2009’dan 2013’e kadar olan verilere göre Amerika’da her 100.000 kişide 22 lenfoma vakası görülmüştür. Bu oran 1970-1990 yılları arasında gözlenen oranın iki katına çıkmış ve bu dönemden sonra stabil bir seyir izlemiştir. Lenfoma vakaları genellikle 63 yaşında teşhis edilir ki bu ortanca yaş olarak kabul edilir. Sağkalım oranları da son yıllarda iyileşme göstermiştir; beş yıllık genel sağkalım oranı %72 olarak belirlenmiştir. Bu oran özellikle Hodgkin lenfoma için daha da yüksektir.

    Lenfoma iki ana türe ayrılır:

    • Hodgkin lenfoma
    • Hodgkin dışı lenfoma

    Hodgkin lenfoma genellikle iki alt tip olarak sınıflandırılır:

    • Klasik Hodgkin lenfoma
    • Klasik olmayan Hodgkin lenfoma

    Hodgkin dışı lenfoma daha çeşitlidir ve sıklıkla şu tiplerde görülür:

    • B hücreli lenfoma
    • T hücreli lenfoma
    • Doğal öldürücü (NK) hücreli lenfoma

    Klinik sınıflandırma açısından lenfomalar hastalığın ilerleme hızına göre iki kategoriye ayrılır:

    • Agresif (yüksek dereceli) lenfoma
    • Indolent (düşük dereceli) lenfoma

    Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 yılında revize ettiği sınıflandırmaya göre olgun B hücreli neoplazmalar şu şekilde listelenmiştir:

    • Kronik lenfositik lösemi/küçük lenfositik lenfoma
    • Monoklonal B hücreli lenfositoz
    • B hücreli prolenfositik lösemi
    • Dalak marginal zon lenfoması
    • Tüylü hücreli lösemi
    • Dalak B hücreli lenfoma/lösemi, sınıflandırılamayan
    • Dalak yaygın kırmızı pulpa küçük B hücreli lenfoma
    • Tüylü hücreli lösemi-varyantı
    • Lenfoplazmasitik lenfoma
    • Waldenström makroglobulinemisi
    • Monoklonal gammopati, belirsiz öneme sahip (MGUS), IgM
    • μ ağır zincir hastalığı
    • γ ağır zincir hastalığı
    • α ağır zincir hastalığı
    • Monoklonal gammopati, belirsiz öneme sahip (MGUS), IgG/A
    • Plazma hücreli miyelom
    • Kemiğin soliter plazmasitomu
    • Ekstraosseöz plazmasitom
    • Monoklonal immünoglobulin birikim hastalıkları
    • Mukozaya bağlı lenfoid dokunun ekstranodal marjinal zon lenfoması (MALT lenfoma)
    • Nodal marjinal zon lenfoma
    • Pediatrik nodal marjinal zon lenfoma
    • Foliküler lenfoma
    • In situ foliküler neoplazi
    • Duodenal tip foliküler lenfoma
    • Pediatrik tip foliküler lenfoma
    • IRF4 yeniden düzenlemesi olan büyük B hücreli lenfoma
    • Primer kutanöz folikül merkezi lenfoma
    • Manto hücreli lenfoma
    • In situ manto hücreli neoplazi
    • Yaygın büyük B hücreli lenfoma (DLBCL), BT
    • Germinal merkez B hücre tipi
    • Aktive B hücre tipi
    • T hücresi/histiosit bakımından zengin büyük B hücreli lenfoma
    • Santral sinir sisteminin primer DLBCL’si
    • Primer kutanöz DLBCL, bacak tipi
    • EBV+ DLBCL, BT
    • EBV+ mukokutanöz ülser
    • Kronik inflamasyon ile ilişkili DLBCL
    • Lenfomatoid granülomatozis
    • Primer mediastinal (timik) büyük B hücreli lenfoma
    • İntravasküler büyük B hücreli lenfoma
    • ALK+ büyük B hücreli lenfoma
    • Plazmablastik lenfoma
    • Primer efüzyon lenfoma
    • HHV8+ DLBCL, BT
    • Burkitt lenfoma
    • 11q aberasyonu olan Burkitt benzeri lenfoma
    • MYC ve BCL2 ve/veya BCL6 yeniden düzenlemeleri olan yüksek dereceli B hücreli lenfoma
    • Yüksek dereceli B hücreli lenfoma, BT
    • DLBCL ve klasik Hodgkin lenfoma arasında özellikler gösteren, sınıflandırılamayan B hücreli lenfoma.

    Lenfoma Sırasında Neler Olur?

    Lenfoma sırasında bulaşıcı, inflamatuvar ve toksik faktörler insan konağının genetik yapısıyla etkileşime girer. Bu karmaşık süreç lenfositlerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına ve lenfomagenez olarak adlandırılan sürecin başlamasına yol açar. Hastalığın ilerlemesi bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur.

    Özellikle uzun süreli immünsüpresif tedaviler alan bireylerde bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tespit etme yeteneği azalır. Bu durum kansere neden olabilecek enfeksiyonların savuşturulmasını da güçleştirir. Sonuç olarak hastalığın ilerleyen evreleri lenf bezlerinde, dalakta ve diğer organlarda birikime ve genel sağlık durumunun kötüleşmesine sebep olur.

    Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

    Lenfomanın Mikroskobik İncelenmesi

    Lenfoma tanısı mikroskop altında yapılan detaylı incelemelerle doğrulanır. Hastalığın çeşitli biyopsi yöntemleri kullanılarak alınan doku örnekleri patolojik inceleme için laboratuvara gönderilir. İnceleme süreci lenf nodu mimarisinin tam olarak değerlendirilmesini sağlar. Eksizyonel biyopsi özellikle geniş bir lenf nodunun incelenmesi gerektiğinde tercih edilir. Bu yöntem dokunun bütününün incelenmesine olanak tanıyarak daha kesin sonuçlar elde edilmesini sağlar.

    Hodgkin Lenfoma (HL) ve Hodgkin Dışı Lenfoma (NHL) lenfomanın iki ana alt tipidir. Her iki tip de mikroskop altında farklı özellikler gösterir:

    Hodgkin Lenfoma (HL):

    • HL patolojik Hodgkin Reed-Sternberg hücrelerinin varlığı ile karakterize edilir.
    • İmmünohistokimyasal boyama HL’nin tanımlanmasında kritik bir role sahiptir.
    • CD30 ve CD15 için pozitif belirteçler tipik olarak HL tanısında kullanılır.
    • CD20 için negatif sonuçlar elde edilir bu da B hücresi kökeninin belirlenmesini güçleştirir.

    Hodgkin Dışı Lenfoma (NHL):

    • Yaygın Büyük B Hücresi Lenfoma (DLBCL) en yaygın NHL tipidir.
    • DLBCL genellikle agresif bir seyir gösterir ve lenf düğümleri başta olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde görülebilir.
    • Histolojik özellikler büyük lenfoid hücrelerin CD20 ve CD19 için pozitif boyanmasıdır.
    • Proliferasyon indeksi Ki67 antikoru ile belirlenir ve genellikle orta ila yüksek seviyelerde bulunur.

    Foliküler Lenfoma (FL) indolent bir seyir izleyen bir NHL tipidir ve genellikle uzun süreli bir sağ kalım süresine sahiptir. Histolojik özellikleri aşağıda sıralanmıştır:

    • Histolojik tanı lenf nodunda foliküler proliferasyonun belirlenmesini gerektirir.
    • Tümör hücreleri genellikle B hücreleri (CD20+) ve bazı T hücreleri (CD3+) içerir.
    • FL BCL-2 için pozitif olarak boyanır bu da anti-apoptotik bir proteinin aşırı ifadesini gösterir.

    Mukozaya Bağlı Lenfoid Dokunun Ekstranodal Marjinal Zon Lenfoması çeşitli mukozal doku bölgelerinde görülebilir. Histolojik inceleme küçük lenfosit agregalarının ve marjinal zon hücrelerinin CD20 için pozitif boyanmasını içerir.

    Manto Hücreli Lenfoma tüm lenfoma tipleri arasında kötü bir prognoza sahip olmasıyla bilinir. Histolojik özellikler:

    • Manto bölgesi hücrelerinden kaynaklanır.
    • Siklin D1 histolojik tanıda kullanılan ve her zaman pozitif olan bir belirteçtir.

    Burkitt Lenfoma çok hızlı ilerleyen ve agresif bir NHL tipidir. Histolojik inceleme yıldızlı gökyüzü görünümü ve yüksek proliferasyon oranını (neredeyse %100 Ki67) içerir.

    Periferik T Hücreli Lenfomalar çeşitli klinik sunumlar gösterebilir. Mikroskop altında bu lenfomalar genellikle T hücre belirteçleri ile boyanır ve ayrıca lösemik, nodal veya ekstranodal tutulum gösterebilir.

    Lenfomanın Belirtileri Nelerdir?

    Lenfoma farklı türlerine göre çeşitlenen belirgin semptomlar gösterir. Bu hastalıkta lenf nodlarının genişlemesi diğer organlarda hasar ve çeşitli sistemik semptomlar yaygındır.

    Hodgkin Lenfoma (HL) genellikle supradiyafragmatik bölgede başlar ve hastaların büyük çoğunluğu bu alandaki hastalıkla doktora başvurur. İlgili semptomlar arasında:

    • Servikal ve supraklaviküler lenfadenopati
    • Mediastinal tutulum
    • İzole infra-diyafragmatik tutulum vakaların yalnızca küçük bir kısmında görülür
    • Ekstranodal hastalık özellikle kemik, kemik iliği, akciğer ve karaciğerde görülür

    HL’li hastaların yaklaşık %25’i lenfadenopati gelişmeden önce B semptomları sergiler. B semptomları olarak bilinen ateş, gece terlemeleri ve istemsiz kilo kaybı hastalığın daha kötü seyrettiğine işaret eder. Ek olarak:

    • Alkol sonrası ağrı
    • Şiddetli kaşıntı
    • Nadiren görülen nörolojik sendromlar, özellikle serebellar dejenerasyon ve sert insan sendromu

    Hodgkin Dışı Lenfoma (non-Hodgkin Lenfoma, NHL) daha çeşitli semptomlar sunar ve belirtiler türüne göre değişiklik gösterir. DLBCL (Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma) NHL’nin en agresif formlarından biridir ve sık görülen semptomlar:

    • Merkezi veya periferik lenf nodlarında büyüme
    • Ekstranodal tutulum, özellikle akciğer, karaciğer ve kemik iliği

    Foliküler Lenfoma genellikle yavaş ilerleyen bir hastalıktır ve semptomlar yıllar içinde değişebilir. En yaygın belirtiler:

    • Asemptomatik periferik lenfadenopati
    • Abdominal, pelvik veya retroperitoneal büyümeler

    Marjinal Zon Lenfoma ve Manto Hücreli Lenfoma gibi diğer NHL alt türleri belirli organlarda tutulum ve belirgin semptomlar sergileyebilir. Marjinal Zon Lenfoma’da:

    • Gastrointestinal tutulum
    • Tiroid, deri ve yumuşak dokuların etkilenmesi

    Manto Hücreli Lenfoma ise genellikle şu şekilde ilerler:

    • Kemik iliği ve gastrointestinal sistem tutulumu
    • Lösemik faz gelişimi

    Burkitt Lenfoma özellikle çocuklarda ve immün yetmezlikli bireylerde görülen agresif bir kanser türüdür. Yaygın belirtiler arasında:

    • Büyük abdominal hastalık
    • Ekstranodal bölge tutulumları

    Lenfoma Nasıl Teşhis Edilir?

    Lenfoma teşhisi hastalığın doğası ve yayılımı hakkında derinlemesine bilgi sağlamak için kapsamlı testlerle yapılır. İlk adım genellikle doku biyopsisi ile başlar. Bu işlem dokudan küçük bir parça alınarak mikroskop altında incelenir. Bu inceleme hastalığın lenfoma olup olmadığını ve hangi tip olduğunu belirler.

    Hastalığın biyolojik aktivitesini değerlendirmek için PET/CT taraması yapılır. Bu tarama radyoaktif florodeoksiglukoz alımını ölçerek hastalığın en aktif olduğu bölgeleri gösterir. Tarama sonuçları lenfomanın vücuttaki dağılımını ve etkilediği organları ortaya koyar.

    Evreleme süreci lenfomanın yayılma derecesini belirlemek için önemlidir. Bu süreçte kullanılan yöntemler şunlardır:

    Kan Testleri: Hastalığın vücuttaki yansımalarını değerlendirir.

    • Detaylı kan sayımı
    • Laktat dehidrojenaz
    • Kapsamlı metabolik panel
    • Ürik asit seviyeleri

    Görüntüleme Testleri: Lenfoma hücrelerinin vücutta nerede toplandığını gösterir.

    • Tüm vücut PET/CT taraması
    • Göğüs, karın ve pelvis bölgelerinin BT taramaları

    Kemik İliği Biyopsisi: Genellikle evre IV’e kadar olan hastalarda yapılır. Bu testle kemik iliğinde hastalığın varlığı ve derecesi değerlendirilir.

    Hem Hodgkin Lenfoma (HL) hem de Non-Hodgkin Lenfoma (NHL) için Ann Arbor evreleme sistemi temel alınır. Bu sistem hastalığın vücuttaki yayılımını ve B semptomlarının (kalıcı ateş, aşırı kilo kaybı, gece terlemeleri) varlığını dikkate alarak bir sınıflandırma sunar.

    Yüksek riskli durumlarda beyin omurilik sıvısı testi ile standart evreleme desteklenir. Bu test özellikle merkezi sinir sistemi nüksünü tahmin etmek amacıyla yapılır. Agresif lenfomalar için CNS Internal Prognostic Index (CNS-IPI) kullanılır bu araç CNS’deki hastalık ihtimalini hesaplar.

    Antijen özgüllüğü B ve T hücrelerinin tanımlanmasında kullanılır. Bu hücrelerin yüzey reseptörleri antijenle etkileşimlerini belirler. B hücreleri lenf düğümü germinal merkezlerinde antijene ilk maruz kaldıkları noktada plazma hücrelerine dönüşebilir. Bu süreçte salgıladıkları immünoglobulinler kanda antikor olarak bulunur. İmmünohistokimyasal boyama ile yapılan testler malign hücrelerin kappa veya lambda hafif zincirlerini taşıyıp taşımadığını ortaya koyar. Bu da lenfositlerin klonal bir doğası olup olmadığını belirler.

    Hodgkin Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Hodgkin Lenfoma (HL) spesifik tedavi rejimlerini gerektirir ve tedavi protokolleri hastanın durumuna göre uyarlanır. Hodgkin Lenfoma’nın tedavisi genellikle birkaç farklı yaklaşımın kombinasyonunu içerir. Öncelikli amaç hastalığı kontrol altına almak ve hastanın yaşam kalitesini maksimize etmektir.

    Başlangıç tedavisi olarak çoğunlukla ABVD rejimi tercih edilir. Bu rejim; doksorubisin, bleomisin, vinblastin ve dakarbazin ilaçlarını içerir. ABVD yüksek başarı oranları ile bilinir ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olarak kullanılır. Avrupa’da ise BEACOPP rejimi daha popülerdir ve içerdiği ilaçlar şunlardır:

    • Bleomisin
    • Etoposid
    • Doksorubisin
    • Siklofosfamid
    • Vinkristin
    • Prokarbazin
    • Prednizon

    BEACOPP özellikle ileri evre HL hastaları için etkili bir seçenektir ancak daha yüksek toksisite riski taşır. Bunun yanı sıra Stanford V rejimi de kullanılmakta olup bu tedavi doksorubisin, vinblastin, mekloretamin, vinkristin, bleomisin, etoposid ve prednizon içerir. Her iki rejim de ABVD ile benzer yanıt oranlarına sahip olmakla birlikte tedaviye yanıt ve hastalığın ilerleyişi hastadan hastaya değişebilir.

    İleri evrelerde veya PET/BT taramasında aktif hastalık saptanması durumunda lokal radyoterapi ile destek tedavisi önerilir. Ayrıca tedavi sürecinde yanıtın değerlendirilmesi amacıyla periyodik PET/BT taramaları yapılır. Bu taramalar tedavi rejiminin etkinliğini ölçmekte ve gerekirse tedavi değişikliği yapılmasında önemli rol oynar.

    Tedavi sonrası süreçte hastalar düzenli takibe alınır. Bu takip hastalığın nüksetmesini önlemek amacıyla yapılan klinik muayene ve temel laboratuvar testlerini içerir ancak rutin olarak tekrar görüntüleme yapılmaz. Yine de özellikle eski radyasyon alanları olan bölgelerde ikincil kanserlerin gelişimi ve kalp damar hastalıkları gibi uzun vadeli etkiler açısından hastalar yakından izlenmelidir.

    Dirençli veya nüksetmiş HL vakalarında brentuksimab vedotin gibi ilaçlar ikinci basamak tedavi olarak kullanılabilir. Başarılı olması durumunda yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre kurtarma işlemi gerçekleştirilir. Tam direnç gösteren veya kurtarmadan sonra tekrarlayan hastalıklarda ise klinik çalışmalar dahilinde deneysel tedaviler veya allojenik kök hücre nakli uygulanabilir.

    Difüz Büyük B Hücreli Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Difüz büyük B hücreli lenfoma (DLBCL) agresif bir lenfoma türüdür ve etkin tedavi yöntemleri gerektirir. Bu kanser formu için tedavi protokolleri hastanın genel sağlık durumu ve hastalığın evresine göre değişiklik gösterebilir. Tedavi süreci çeşitli kemoterapi kombinasyonları ile başlar ve genellikle immünoterapi ile desteklenir.

    Altın standart tedavi olan R-CHOP, rituximab, siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin ve prednizon içerir. Bu kombinasyon DLBCL hastalarının çoğunda etkilidir ve uzun süreli remisyon sağlayabilir. Lokalize hastalık durumunda tedaviye radyasyon terapisi eklenebilir. Bu yaklaşım hastalığın yayılma riskini azaltmak ve toplam kemoterapi dozunu sınırlamak amacıyla üç kemoterapi siklusundan sonra uygulanır.

    Performans durumu zayıf olan hastalar için daha az yoğun tedavi rejimleri tercih edilir:

    • R-mini CHOP standart ilaçların dozlarının azaltıldığı bir rejimdir.
    • R-CVP doksorubisin içermeyen bir alternatiftir.
    • Rituximab tek başına kullanılabilir.

    Kardiyak toksisite riski taşıyan doksorubisin kullanımında kemoterapi öncesi kardiyak değerlendirme yapılmalıdır. Ekokardiyografi veya MUGA taraması bu değerlendirme için tercih edilen yöntemlerdir.

    Tedavi sonrası durumu izlemek için PET/CT taraması önerilir. İlk tedaviye yanıt alınamayan veya yetersiz yanıt veren vakalar için aralık değerlendirilmesi yapılır. Başarılı tedavi sonrası düzenli takip önemlidir:

    • Fizik muayene
    • Tam kan sayımı
    • Metabolik panel
    • Karaciğer fonksiyon testleri
    • Laktat dehidrojenaz ölçümü

    Tedaviye dirençli veya nükseden vakalar için daha yoğun kemoterapi rejimleri kullanılır:

    • R-ICE
    • R-DHAP

    Bu ileri tedaviler genellikle hastane ortamında uygulanır ve otolog kök hücre transplantasyonu ile konsolidasyon gerektirebilir. Yüksek doz kemoterapi hastanın kendi kök hücreleri toplandıktan sonra uygulanır.

    Son olarak refrakter veya nükseden DLBCL yönetiminde yeni tedavi seçeneği olarak CAR T-hücre tedavisi öne çıkmaktadır. Bu immünoterapi özellikle standart tedavilere dirençli vakalar için umut vaad eden bir seçenek olarak kabul edilir.

    Foliküler Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Foliküler lenfoma tedavi stratejileri hasta ihtiyaçlarına ve hastalığın seyri durumuna göre şekillenir. İndolent yavaş ilerleyen bir kanser türü olan bu lenfoma tedavi edilmeden bile uzun süre stabil kalabilir. Yakın gözlem asemptomatik hastalar için uygun bir yaklaşımdır; bu süreçte hasta belirgin semptomlar geliştirene kadar tedavi uygulanmaz.

    Foliküler lenfomanın tedavisinde kullanılan yöntemler çeşitlidir:

    Yerel tedavi seçenekleri:

    • Lokalize foliküler lenfoma durumunda radyoterapi tek başına uygulanabilir.

    Sistemik tedavi seçenekleri:

    • Genellikle hastalık birden fazla bölgeyi etkilediğinde sistemik tedavi gereklidir.
    • İyi performans durumunda olan hastalar için rituximab gibi tek ajan tedaviler düşük yoğunlukta başlatılır. Bu yaklaşım tedaviye yanıt göstermeyen veya ilerleyen hastalarda daha agresif tedavilere geçişi mümkün kılar.
    • Yüksek hastalık yüküne sahip durumlarda sitotoksik kemoterapiler tercih edilir.

    Sistemik tedavi seçeneklerinin yanı sıra rituximab-bendamustine (R-Benda) kombinasyonu R-CHOP protokolüne göre progresyonsuz sağkalımı artıran bir yöntem olarak öne çıkar. Bu tedavi genellikle ilk seçenek olarak değerlendirilir.

    Tedavi sürecinin sonrasında hastalığın tekrarlamasını önlemek amacıyla kullanılan idame tedavisi şunlardır:

    • İki ayda bir iki yıl süreyle uygulanan idame rituximab hastalığın ilerlemesiz sağkalım süresini uzatır. Ancak bu tedavi genel sağkalım süresini artırmaz.

    Tedavinin devamında foliküler lenfomanın nüksü kaçınılmaz bir sonuç olarak kabul edilir. Nüks durumunda hastalığın ilerlemesi veya agresif özellikler kazanması halinde daha agresif tedavi yöntemleri gündeme gelir:

    • Yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonu (HD-SCT),
    • Allojenik transplantasyon.

    Marjinal Zon Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Marjinal Zon Lenfomalarının (MZL) tedavi yaklaşımları hastalığın tipine ve evresine göre değişkenlik gösterir. Özellikle erken evre gastrik MALT lenfomasında H.pylori’nin eradikasyonu yüksek oranda tümör regresyonu sağlar. Bu tedavi yöntemi hastaların büyük bir kısmında remisyonu mümkün kılar. Ancak H.pylori eradikasyonunun başarısız olduğu durumlarda sınırlı hastalığı olan bireyler için radyoterapi önerilir. Bu yöntem hastalığın lokal kontrolünü sağlamak amacıyla tercih edilir.

    Foliküler lenfoma (FL) tedavisinden farklı olarak splenik MZL tedavisi aşağıdaki yöntemleri içerir:

    • Semptomatik splenomegaliye sahip hastalar için cerrahi splenektomi uygulanır. Bu işlem kan sayımlarının normalleşmesine katkıda bulunur ve hastalığın kontrol altına alınmasını sağlar.
    • Rituksimab gibi tek ajanlı tedaviler cerrahiye alternatif onaylanmış tedavi seçenekleri arasında yer alır. Bu biyolojik tedavi sistemik regresyonun elde edilmesine destek olur ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatır.

    Mantle Hücreli Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Manto hücreli lenfomanın tedavisi hastalığın şiddetine göre çeşitlenir ve genellikle birkaç tedavi yaklaşımının birleştirilmesini içerir. Daha az agresif formlar için R-CHOP veya R-Benda ile başlanır ve sıklıkla idame rituksimab tedavisi uygulanır. Bu ilk aşamadan sonra hastalar genellikle daha yoğun tedavilere ihtiyaç duyarlar. İlk remisyonun ardından yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonu ile tedavi konsolide edilir.

    Kemoterapi Rejimleri:

    • Nordik protokolü: rituksimab ve yüksek doz sitarabin ile dönüşümlü R-CHOP
    • Hiper CVAD: siklofosfamid, vinkristin, doksorubisin, deksametazon metotreksat/sitarabin ile dönüşümlü

    MCL’de kullanılan diğer tedavi seçenekleri arasında monoterapi olarak uygulanan lenalidomid ve bortezomib bulunur. Bu ajanlar nükseden vakalarda aktif olarak tercih edilir. Özellikle ibrutinib Bruton tirozin kinaz inhibitörü olarak bilinir ve MCL’deki etkinliği nedeniyle FDA tarafından onaylanmıştır. Tedavi süreci hastanın durumuna göre özelleştirilir ve tedaviye yanıt gözlem altında tutularak gerekirse ayarlamalar yapılır.

    Burkitt Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Burkitt Lenfoma (BL) tümörün hızlı çoğalma oranı nedeniyle acil tedavi gerektiren bir kanser türüdür. Bu durum tümörün direncini aşarak hızlı ilerlemesini engellemek için yoğun kemoterapi rejimlerinin uygulanmasını zorunlu kılar. Tedavi organ hasarını ve ölüm riskini minimize etmek amacıyla hızla başlatılmalıdır. Erken müdahale ile tedavi sonuçları genellikle olumludur.

    BL’nin tedavi seçenekleri şunları içerir:

    • R-hiper CVAD-metotreksat/sitarabin
    • R-CODOX-M/IVAC: İçerdiği ilaçlar rituksimab, siklofosfamid, vinkristin, doksorubisin, metotreksat, ifosfamid, etoposid ve sitarabin’dir.

    Son yıllarda DA-R-EPOCH rejimi BL tedavisinde ön plana çıkmıştır. Bu tedavi doz ayarlı etoposid, prednizon, vinkristin, siklofosfamid, doksorubisin ve rituksimab içerir. Yoğunluğu nedeniyle daha tolere edilir bir alternatif sunar ve iyi sonuçlar elde edilmiştir. Tedaviye iyi yanıt verilmesi hastalıksız sağ kalım oranlarını önemli ölçüde artırır.

    Bu kemoterapi rejimleri genellikle %80 ile %90 arasında tam remisyon oranları sağlar. Aynı zamanda hastalıksız sağkalım oranları %50 ile %75 arasında değişmektedir.

    Periferik T Hücreli Lenfoma Nasıl Tedavi Edilir?

    Periferik T Hücreli Lenfoma (PTCL) tedavi yöntemleri konusunda farklılık gösteren bir hastalıktır. PTCL tedavisi hastalığın türüne evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Kutanöz T hücreli lenfomalar gibi yavaş ilerleyen formlar genellikle daha az agresif yöntemlerle tedavi edilir.

    Cilt hedefli terapiler:

    • Topikal ilaçlar
    • Prednizon
    • Ultraviyole tedavisi
    • Radyoterapi
    • Retinoidler gibi sistemik tedaviler

    Daha agresif olan PTCL tipleri için ise çoklu ilaç terapileri önerilir. CHOP tedavisi bu hastalık türünde sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir. ALK-1 pozitif ALCL haricinde CHOP genellikle kısa süreli kontrol sağlar. Özellikle agresif hastalıklarda hastalığın ilerlemesi hızlı olabilir ve daha etkin tedavi seçeneklerine ihtiyaç duyulabilir.

    CD30 pozitif lenfomalar için etkili olan tedaviler:

    • Brentuximab vedotin

    PTCL tedavisinde kullanılan diğer yöntemler arasında yeni nesil ilaçlar da yer alır. Romidepsin ve belinostat gibi histon deasetilaz inhibitörleri bu hastalıkta orta düzeyde etki gösterir. Bu ilaçlar T hücreli lenfomanın bazı türlerinde kullanılabilir ve hastalık üzerinde düzenleyici bir etkiye sahiptir. Özellikle erken evre nazal NK/T hücreli lenfoma tedavisinde radyasyon tedavisi önemli bir rol oynar.

    Lenfomanın Radyasyon Onkolojisi

    Lenfoma tedavisinde radyasyon onkolojisi önemli bir yer tutar. Hodgkin Lenfoma ve Non-Hodgkin Lenfoma olmak üzere iki ana türüne özgü stratejiler geliştirilmiştir. Hodgkin Lenfoma’da radyoterapi sıklıkla kemoterapi sonrasında hastalığın sınırlı kaldığı alanlarda uygulanır. Özellikle PET/CT taraması ile FDG tutulumu gösteren bölgeler hedef alınır. Bu teknik daha sonra tekrar değerlendirilir ve eğer gerekliyse hedeflenen radyoterapi ile tedavi edilir.

    Non-Hodgkin Lenfoma’da ise radyoterapi hastalığın evresine ve agresifliğine bağlı olarak farklı şekillerde kullanılır:

    • Erken evre indolent NHL’de radyoterapi genellikle tek başına uygulanabilir.
    • İleri ve agresif vakalarda ise kemoterapi ile birlikte konsolidasyon amaçlı tercih edilir.

    Radyoterapi planlamasında PET/CT’nin rolü büyüktür. Bu görüntüleme yöntemi ile:

    • Florodeoksiglukoz (FDG)-avid lenfomaların evrelemesi yapılır.
    • Tedaviye yanıtın değerlendirilmesi için gereklidir.

    İnce kesitli BT kullanımı radyoterapi planlamasında oldukça önemlidir. İmmobilizasyon cihazları ile birlikte uygulanan bu teknik sayesinde tedavi edilecek alanlar daha doğru bir şekilde belirlenebilir. Ayrıca intravenöz kontrast kullanımı damarların ve yumuşak dokunun daha iyi tanımlanmasını sağlar.

    Modern radyoterapi teknikleri küçük hedef hacimler ve dik doz gradyanları ile karakterize edilir. Bu tekniklerin doğru uygulanmasını sağlamak için koni ışınlı BT kullanımı tavsiye edilir. Görüntü kılavuzlu radyoterapi bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır. İmmobilizasyon tekniklerinin kullanımı tedavi sırasında hasta konforunu ve pozisyon doğruluğunu artırır. Solunum kontrol teknikleri ise özellikle mediastinal bölge tedavisinde organ risk dozlarını minimize eder.

    Son olarak radyasyon onkolojisi kapsamında yapılan tedaviler sadece teknik detaylarla sınırlı değildir. Hastanın genel durumu hastalığın özellikleri ve önceki tedavi yanıtları gibi faktörler her zaman dikkate alınır.

    Lenfomanın Evreleri Nelerdir?

    Lenfomanın evreleri hastalığın yayılım derecesini belirlemek için kullanılan bir sistemle tanımlanır. Hem Hodgkin lenfoma hem de Hodgkin dışı lenfoma için Ann Arbor evreleme sistemi temel alınarak uygulanır ve 1989 yılında Cotswolds toplantısında bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu evreleme sistemi lenf nodu gruplarının tutulum derecesine ve hastalığın yayılımına göre dört ana aşama içerir.

    • Evre I: Tek bir lenf nodu bölgesinin veya lenfoid yapının tutulumunu içerir. Ayrıca tek bir ekstra lenfatik bölgenin tutulumunu da içerebilir.
    • Evre II: Diyaframın aynı tarafında iki veya daha fazla lenf nodu bölgesinin tutulumu görülür. Ayrıca bir ekstranodal organ veya onun bölgesel lenf nodları ile birlikte tutulumu da olabilir.
    • Evre III: Diyaframın her iki tarafındaki lenf nodu bölgelerinin tutulumu mevcuttur. Bu aşama dalağın bir ekstranodal organın veya her ikisinin tutulumu ile de karakterize edilebilir.
    • Evre IV: Bu evrede bir veya daha fazla ekstranodal organ veya dokunun yaygın tutulumu vardır. Ayrıca ilişkili lenf nodu tutulumu ile birlikte veya olmadan uzak nodal tutulum ile izole ekstra lenfatik organ tutulumu görülebilir.

    Herhangi bir evreye eklenebilen bazı işaretler de bulunmaktadır. “A” işareti semptom olmadığını belirtirken “B” işareti ateş gece terlemesi ve açıklanamayan kilo kaybını içerir. “X” işareti büyük boyutlu hastalığı tanımlar. “E” işareti ise komşu bir ekstranodal bölgenin tutulumunu ifade eder.

    Lenfomanın Komplikasyonları Nelerdir?

    Lenfomanın komplikasyonları hastalığın türüne ve tedaviye bağlı olarak değişiklik gösterir. Hodgkin lenfoma hastalarında paraneoplastik sendromlar gibi nörolojik komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Özellikle limbik ensefalit serebellar dejenerasyon ve POEMS sendromu gibi sorunlar hastalığın seyri sırasında görülebilir.

    Non-Hodgkin lenfomalarda ise indolent lenfomaların daha agresif formlara dönüşümü sık karşılaşılan bir komplikasyondur. Tedavi sürecinde kullanılan kemoterapi özellikle pansitopeni kısırlık ve kardiyomiyopati gibi yan etkilere yol açabilir. Kemoterapinin bazı ilaçları ise nöropati ve sekonder kanser gelişimine neden olabilir.

    Ayrıca radyoterapi özellikle hızlandırılmış ateroskleroz ve perikard fibrozisi gibi kalp ve damar problemleri oluşturabilir. Radyoterapinin uzun vadede sekonder primer kanserler gibi ciddi sonuçları da bulunabilir. Son olarak bu tedavi hipotiroidizm gibi tiroid fonksiyon bozukluklarına da neden olabilir ve hastaların yaşam kalitesini etkileyebilir.

    Lenf Kanseri (Lenfoma) Tedavisi Olanların Yorumları

    Doç. Dr. Mahmut Bakır Koyuncu'nun hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Lenfoma belirtileri hangi aşamalarda ortaya çıkar?

    Lenfoma belirtileri, hastalığın evresine ve alt türüne bağlı olarak farklı zamanlarda ortaya çıkabilir. Erken evrelerde, boyun, koltuk altı veya kasıkta ağrısız lenf düğümü şişlikleri görülebilir. Hastalık ilerledikçe, sürekli yorgunluk, ateş, gece terlemeleri, açıklanamayan kilo kaybı ve kaşıntı gibi sistemik belirtiler gelişebilir. Bazı durumlarda, lenfoma belirtileri ileri evrelere kadar ortaya çıkmaz.

    Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomalarının tedavi yaklaşımları nasıl farklılık gösterir?

    Hodgkin lenfoma (HL) ve non-Hodgkin lenfoma (NHL) tedavi yaklaşımları, hastalığın özellikleri ve hasta faktörlerine bağlı olarak farklılık gösterir. HL genellikle ABVD (doksorubisin, bleomisin, vinblastin, dakarbazin) gibi kemoterapi rejimleri ve radyoterapi kombinasyonuyla tedavi edilir. Erken evre HL’de kemoterapiden sonra bölgesel radyoterapi uygulanırken, ileri evrelerde daha uzun kemoterapi gereklidir. NHL ise daha çeşitli bir grup olduğundan, tedavi yöntemleri de çeşitlidir. Yavaş seyirli (indolent) NHL türleri genellikle “izle ve bekle” yaklaşımıyla yönetilirken, agresif NHL türlerinde CHOP (siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin, prednizon) gibi yoğun kemoterapi rejimleri ve rituksimab gibi immünoterapiler kullanılır. Ayrıca CAR T-hücre tedavisi ve kök hücre nakli, özellikle tekrarlayan veya tedaviye dirençli NHL vakalarında daha sık tercih edilir. HL ve NHL tedavilerinin ortak amacı kötü huylu hücreleri yok etmek olsa da uygulama şekilleri hastalığın türüne, evresine ve bireysel hasta durumuna göre değişir.

    İmmünoterapi lenfoma tedavisinde nasıl kullanılır?

    İmmünoterapi, lenfoma tedavisinde bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücrelerini hedef alır ve yok eder. Monoklonal antikorlar, lenfoma hücrelerindeki spesifik antijenlere bağlanarak bağışıklık sisteminin bu hücreleri yok etmesini sağlar; Örneğin rituksimab (Rituxan) B hücreli lenfomalar için CD20 antijenine bağlanır. Antikor-ilaç konjugatları (ADC’ler), monoklonal antikorlara kemoterapi ilaçları bağlanarak lenfoma hücrelerini hedef alır; brentuksimab vedotin (Adcetris) CD30’u hedefler. Bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri, bağışıklık tepkilerini sınırlayan proteinleri bloke ederek lenfoma hücrelerine saldırıyı artırır; nivolumab (Opdivo) ve pembrolizumab (Keytruda) bu yöntemle Hodgkin lenfomasında kullanılır. CAR T-hücre tedavisi, hastanın T hücrelerini genetik olarak değiştirerek lenfoma hücrelerini tanıyan reseptörlerle donatır; Yescarta ve Kymriah bu tedavide onaylanmış ilaçlardır. Bispesifik antikorlar, lenfoma hücresine ve T hücresine aynı anda bağlanarak bağışıklık sistemini kanser hücrelerini yok etmeye yönlendirir; Epkinly ve Columvi buna örnektir. İmmünoterapi, lenfoma türüne ve hastanın tedavi geçmişine göre tek başına ya da kemoterapi ve radyoterapi ile uygulanabilir.

    Lenfoma hastalarının remisyon sürecini desteklemek için neler önerilir?

    Lenfoma hastalarında remisyonda kalmayı desteklemek için genellikle idame tedavisi uygulanır, özellikle foliküler lenfoma gibi yavaş seyirli non-Hodgkin lenfoma alt tiplerinde. Bu tedavi, ilk tedaviden sonra kalan kanser hücrelerini yok etmek ve remisyonda kalma süresini uzatmak amacıyla yapılır. Yaygın idame tedavileri arasında intravenöz veya subkutan uygulanan rituksimab (Rituxan) bulunur. İdame tedavisinin süresi lenfoma tipine ve tedaviye yanıtına bağlı olarak değişir ve genellikle birkaç aydan birkaç yıla kadar sürer. İdame tedavisi genellikle standart kemoterapiden daha az yan etkiye sahiptir, ancak hastalar yine de bazı yan etkiler yaşayabilir.

    Lenfoma riskini azaltmak için hangi yaşam tarzı değişiklikleri yapılabilir?

    Lenfoma riskini azaltmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Bol miktarda meyve, sebze ve tam tahıllarla dengeli bir diyet uygulamak, kırmızı ve işlenmiş et tüketimini sınırlamak sağlığı destekler. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite yapmak, kilo kontrolünü sağlar ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Sigara içmemek kritik önem taşır, çünkü tütün kullanımı çeşitli kanserler, özellikle de bazı lenfomalar ile ilişkilidir. Alkol tüketimini sınırlamak da önerilir, çünkü aşırı alkol alımı artmış kanser riski ile ilişkilendirilmiştir. Enfeksiyonlara karşı korunmak için güvenli cinsel ilişki pratiği yapmak ve aşıların güncel olduğundan emin olmak gerekir. Stresi yönetmek, gevşeme tekniklerini uygulamak ve yeterince uyumak da bağışıklık sistemine destek olur. Bu önlemler lenfomayı tamamen önleyemese de genel kanser riskini azaltır ve daha sağlıklı bir yaşam tarzına katkı sağlar.

    Hematoloji Uzmanı
    Doç. Dr.
    Mahmut Bakır Koyuncu

    Lenf Kanseri (Lenfoma)
    İletişim Bilgileri

    Telefon
    +90 553 533 88 53

    E-posta
    mahmutbakirkoyuncu@gmail.com

    Adres
    Atatürk, Gazi Mustafa Kemal Blv. No: 676, 33200 Mezitli/Mersin

    Blog Yazıları

    Lösemi Bulaşıcı Mıdır? Lösemi Hastaları Neden Maske Takarlar?

    Ana Sayfa - Lösemi - Lösemi Bulaşıcı Mıdır? Lösemi Hastaları Neden Maske Takarlar?Lösemi, halk arasında [...]

    Hematolojik Kanserlerde Enfeksiyondan Korunma Yolları

    Ana Sayfa - Blog - Hematolojik Kanserlerde Enfeksiyondan Korunma YollarıHematolojik kanserler (lösemi, lenfoma, multiple miyelom [...]

    Lösemi, Lenfoma ve Miyelom Hastalarında Beslenme

    Ana Sayfa - Lösemi - Lösemi, Lenfoma ve Miyelom Hastalarında BeslenmeLösemi, lenfoma ve miyelom gibi [...]

    Hematoloji Hastalıkları Nelerdir?

    Ana Sayfa - Blog - Hematoloji Hastalıkları Nelerdir?Hematoloji hastalıkları, basitçe ifade etmek gerekirse kanla ilgili [...]

    Kemoterapinin Yan Etkileri ve Başa Çıkma Yöntemleri

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapinin Yan Etkileri ve Başa Çıkma YöntemleriBirçok insan için kanser [...]

    Kemoterapi ve Radyasyon Terapisi Arasındaki Fark Nedir?

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapi ve Radyasyon Terapisi Arasındaki Fark Nedir?Birçoğumuz “kanser tedavisi” denilince [...]

    Kemoterapinin Kaç Kür Verileceği Neye Göre Belirleniyor?

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapinin Kaç Kür Verileceği Neye Göre Belirleniyor?Günümüzde kanser tedavisinde kullanılan [...]

    Kemoterapi Alırken Hastadan Çocuklara Zarar Gelir mi?

    Ana Sayfa - Kemoterapi - Kemoterapi Alırken Hastadan Çocuklara Zarar Gelir mi?Bir kanser tanısı almanın [...]