
Lösemi (Kan Kanseri)
Lösemi kan hücrelerinin üretildiği kan ve kemik iliğini etkileyen bir kanser türüdür. Bu hastalık beyaz kan hücrelerinin anormal ve kontrolsüz çoğalmasından kaynaklanır. Sonuç olarak normal kan hücrelerinin üretimi engellenir. Bu durum yorgunluğa sık enfeksiyonlara ve kolay kanamaya yol açar.
Lösemi akut veya kronik olarak sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma hastalığın ilerleme hızına bağlıdır. Farklı lösemi türleri farklı beyaz kan hücrelerini etkileyebilir. Hastalığın tedavisi türüne ve ilerleme hızına göre değişiklik gösterir. Bu nedenle erken teşhis hayati önem taşır. Lösemi üzerine yapılan araştırmalar yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlamaktadır.
| Tanım | Kan hücrelerini oluşturan kemik iliğinde başlayan ve genellikle beyaz kan hücrelerinin anormal şekilde çoğalmasıyla karakterize edilen bir kanser türüdür. |
| Türleri | Akut lenfoblastik lösemi (ALL), Akut myeloid lösemi (AML), Kronik lenfositik lösemi (KLL), Kronik myeloid lösemi (KML) |
| Belirtiler | Yorgunluk, soluk cilt, kolay kanama veya morarma, tekrarlayan enfeksiyonlar, kilo kaybı, ateş, lenf düğümlerinde şişme, kemik veya eklem ağrısı |
| Tanı Yöntemleri | Kan testleri (tam kan sayımı), kemik iliği biyopsisi, sitogenetik testler, immünofenotipleme, görüntüleme testleri (CT, MR) |
| Tedavi Yöntemleri | Kemoterapi, hedefe yönelik tedavi, immünoterapi, kök hücre nakli, radyoterapi |
| Yan Etkiler | Tedaviye bağlı yorgunluk, bulantı, saç dökülmesi, enfeksiyon riskinde artış, anemi, kanama bozuklukları, bağışıklık sistemi baskılanması |
| Süre | Tedavi akut lösemi türlerinde haftalar ila aylar sürebilir, kronik türlerde yıllar boyunca tedavi veya izleme gerekebilir. |
| Kullanılan İlaçlar | Tirozin kinaz inhibitörleri (KML için), kemoterapi ilaçları, monoklonal antikorlar, CAR-T hücre tedavisi, steroidler |
| Avantajları | Erken tanı ve uygun tedavi ile bazı lösemi türlerinde yüksek oranda iyileşme veya uzun süreli remisyon sağlanabilir. |
| Dezavantajları | Bazı hastalarda tedaviye direnç gelişebilir, ciddi yan etkiler ve uzun vadeli sağlık sorunları ortaya çıkabilir. |
| İzlem ve Kontrol | Düzenli kan testleri, kemik iliği kontrolleri, tedaviye yanıtın izlenmesi ve nüks riskine karşı takip |
| Alternatif Tedaviler | Kök hücre nakli, hedefe yönelik tedaviler, deneysel klinik denemeler |

Doç. Dr. Mahmut Bakır Koyuncu
Mersin doğumlu, YKAL mezunu. 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. İç Hastalıkları anadal ve Hematoloji yandal eğitimlerini Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlamıştır. 2008 yılında MD Anderson Cancer Center’da moleküler biyoloji ve genetik alanında çalışmış, 2020 yılında New York Presbyterian Hospital’da kemik iliği nakli ve hücresel tedaviler ünitesinde çalışma imkanı bulmuştur. Türkiye’ye döndükten sonra sırasıyla Mersin Şehir Hastanesi ve Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmıştır. 2022’de Hematoloji alanında Doçent Doktor unvanı almıştır. Temmuz 2023’ten beri Mersin Medical Park Hastanesinde çalışmaktadır.
Lösemi Nedir?
Lösemi kemik iliği ve kanı etkileyen bir kanser türüdür. Hastalık beyaz kan hücrelerinin anormal şekilde çoğalmasıyla karakterize edilir. Bu anormal hücreler sağlıklı kan hücrelerinin üretimini engeller ve çeşitli sağlık problemlerine yol açar. Lösemi akut ve kronik olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Akut lösemi hızlı ilerleyen kronik lösemi ise daha yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Ayrıca myeloid ve lenfoid olmak üzere iki farklı hücre tipine göre de sınıflandırılır.
Myeloid lösemiler kemik iliğindeki miyeloblastları, lenfoid lösemiler ise lenfoblastları etkiler. Her alt tür farklı tedavi yöntemleri gerektirir. Lösemi tedavisinde genellikle kemoterapi radyasyon tedavisi ve kök hücre nakli gibi yöntemler kullanılır. Hastalığın teşhisi genellikle kan testleri ve kemik iliği biyopsisine dayanır. Lösemi yaş, genetik faktörler ve çevresel faktörlere bağlı olarak her yaştan insanı etkileyebilir.
Lösemiye Ne Sebep Olur?
Lösemiye yol açan sebepler arasında genetik ve çevresel faktörler önemli bir yer tutar. İyonlaştırıcı radyasyon gibi etkenler lösemi riskini artırırken benzen gibi kimyasallara maruz kalmak özellikle yetişkinlerde AML tipi lösemi için tehlike yaratır. Önceki kemoterapi tedavileri içerdikleri alkille edici ajanlar ve topoizomeraz II inhibitörleriyle ilerleyen yaşlarda akut lösemi riskini yükseltir.
Ayrıca bir hematolojik malignite öyküsü olan bireylerde başka bir lösemi türünün gelişme ihtimali daha yüksektir. Bazı viral enfeksiyonlar örneğin insan T hücreli lösemi virüsü ve Epstein Barr virüsü ALL ile ilişkilendirilmiştir. Down sendromu, Fanconi anemisi gibi genetik sendromlar da AML ve ALL riskini artırır. Bu faktörlerin her biri lösemi gelişiminde etkili olabilir ve hastalığın çeşitliliğine katkıda bulunur.
Lösemi Ne Kadar Yaygındır?
Lösemi dünya genelinde önemli bir sağlık sorunudur. GLOBOCAN verilerine göre dünya çapında yıllık 474.519 yeni lösemi vakası tespit edilmiştir. Bunların 67.784’ü Kuzey Amerika’da yer almaktadır. Yaşa göre standardize edilmiş oranlar 100.000 kişi başına 11 civarındadır. Ölüm oranı ise yaklaşık 3.2 olarak kaydedilmiştir. Çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde görülen ALL ve AML hastalıkları bimodal yaş dağılımına sahiptir. Öte yandan CML ve CLL hastalıkları daha çok yaşlı popülasyonu etkiler.
Amerika Birleşik Devletleri’nde SEER veritabanına göre 2021 yılında 61.090 yeni vaka kaydedilmiştir. Bu durum lösemiyi ABD’de en yaygın onuncu kanser türü yapmaktadır. Aynı yıl içinde yaklaşık 23.660 ölüm gerçekleşmiştir. Son on beş yılda lösemi insidansı yıllık ortalama %0.6 artış gösterirken mortalite oranı %1.5 azalmıştır. Bu veriler löseminin yaygınlığını ve ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
*En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.
Lösemi Sırasında Neler Olur?
Lösemi hematopoietik kök hücrelerin malign transformasyonuyla başlar. Bu dönüşüm pluripotent kök hücrelerden kaynaklanır; yani bu hücreler hem miyeloid hem de lenfoid hücre öncülleri üretebilir. Malign dönüşüm sonucunda normal kan hücrelerinin gelişimi ve işlevi bozulur. Bu anemi, trombositopeni ve lökopeni gibi çeşitli semptomlara yol açar.
Akut lösemilerde anormal lökositler genellikle lenfoblastlar veya miyeloblastlar olarak bilinen olgunlaşmamış hücrelerdir. Bu hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve genişlemesi meydana gelir:
- Akut lenfoblastik lösemide (ALL) ve Akut miyeloid lösemide (AML) farklı kromozomal anormallikler gözlemlenir.
ALL’de görülen mutasyonlar arasında:
- t(12;21) translokasyonu
- t(9;22) translokasyonu bulunur.
AML’de ise:
- t(15;17) translokasyonu gibi önemli kromozomal yeniden düzenlemeler anormal myeloblast üretimine yol açar.
Bu kromozomal değişiklikler sonucunda anormal hücreler normal kan hücrelerinin yerini alarak hematopoetik sistemin işleyişini bozar. Ayrıca hastaların bağışıklık sistemleri zayıflar ve enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale gelirler. Bunun sonucunda sık enfeksiyonlar ve kolay kanamalar gibi klinik belirtiler ortaya çıkar.
Kronik lösemilerde ise durum biraz daha farklıdır. Hematopoietik kök hücrelerdeki kromozomal anormallikler bu lösemi türünün en yaygın nedenidir. Kronik miyeloid lösemi (KML) ve kronik lenfositik lösemi (KLL) örnekleridir:
KML’de:
- t(9;22) translokasyonu gibi granülositleri etkileyen mutasyonlar bulunur.
KLL’de:
- Özellikle B lenfositlerini etkileyen mutasyonlar mevcuttur.
Kronik lösemilerde anormal hücreler kısmen olgunlaşır. Ancak bu hücreler etkili bir şekilde işlev görmez ve çok hızlı bölünür. Sonuç olarak periferik kanda ve lenfoid organlarda birikirler. Bu durum anemi trombositopeni ve lökopeniye neden olur. Hastalar bu süreçte genellikle yorgunluk ve halsizlik hissederler.
Löseminin Mikroskobik İncelenmesi
Lösemi tanısı mikroskop altında yapılan detaylı incelemelerle konulur. Mikroskobik analiz periferik kan ve kemik iliği örneklerindeki hücre popülasyonlarının değerlendirilmesini içerir. Özellikle akut lösemi vakalarında blast hücrelerinin varlığı ve yüzdesi kritik önem taşır. Patolojik inceleme bu hücrelerin morfolojik özelliklerini ve dağılımını belirler. Akut löseminin alt tipleri genetik ve moleküler belirteçlerle daha da netleştirilir. Bu sayede tedavi stratejileri hastanın durumuna özel olarak belirlenebilir. Örneğin belirli genetik translokasyonlar akut miyeloid lösemi (AML) tanısında yol gösterici olur.
Genetik belirteçler:
- t(8;21)(q22;q22) RUNX1-RUNX1T1
- inv(16)(p13.1q22) veya t(16;16)(p13.1;q22) CBFB-MYH11
- t(15;17)(q24.1;q21.1) PML-RARA
Kemik iliği biyopsisinde gözlemlenen hücresellik hastalığın şiddetini ve yaygınlığını gösterir. Akut lenfoblastik lösemi (ALL) tanısında B ve T lenfoblastlarının karakteristik özellikleri dikkate alınır. Bu hücrelerin çekirdek ve sitoplazma yapıları mikroskobik olarak incelenir.
Lenfoid immünoboyalar:
- T hücreleri için: TdT, CD2, CD3, CD5, CD7
- B hücreleri için: HLA-DR, CD10, CD19, CD22, CD79a, PAX5, CD20
Kronik lösemilerde ise farklı bir hücresellik profili görülür. Kronik miyeloid lösemi (KML) ve kronik lenfositik lösemi (KLL) gibi türler artmış beyaz kan hücresi sayıları ve özgün hücre tipleri ile karakterizedir. KML’de granülosit öncülleri KLL’de ise CD5+ ve CD23+ B lenfositleri ön plandadır. Bu özellikler akış sitometrisi kullanılarak daha da detaylandırılır.
Son olarak moleküler testlerle mutasyon ve translokasyonların varlığı doğrulanır. Bu testler terapötik ve prognostik bilgiler sağlar. Özellikle yeni nesil sekanslama teknikleri lösemi alt tiplerinin daha iyi anlaşılmasına ve daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak tanır. Mikroskobik inceleme ve moleküler testlerin kombinasyonu lösemi tanı ve tedavisindeki başarının anahtarıdır.
Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!
Löseminin Belirtileri Nelerdir?
Löseminin belirtileri hastalığın türüne göre değişiklik gösterebilir. Akut ve kronik lösemi olmak üzere iki ana türü vardır ve her biri farklı başlangıç bulgularına sahiptir. Akut lösemi genellikle belirgin ve hızlı gelişen semptomlarla kendini gösterir. Hastalar sıklıkla ateş ve halsizlik gibi genel belirtiler yaşar. Ayrıca şu semptomlar görülebilir:
- Aşırı morarma
- Artan kanama eğilimi
- Diş eti kanamaları
- Burun kanamaları
- Menoraji
Bu türde lösemi kas-iskelet sistemi semptomları ve organ büyümeleri gibi daha spesifik belirtilerle de ilişkilendirilebilir. Karaciğer ve dalak büyümesi ile lenf bezi büyümeleri tanı konulmasında yardımcı olabilir.
Öte yandan kronik lösemi genellikle yavaş ilerleyen bir süreçtir ve birçok hasta tanı anında herhangi bir belirti göstermez. Hastalık başka bir nedenle yapılan kan testleri sırasında tesadüfen keşfedilebilir. Ancak bazı durumlarda aşağıdaki belirtiler fark edilebilir:
- Hafif hepatosplenomegali
- Lenfadenopati
Akut löseminin aksine kronik lösemi alt tiplerinde kanama ve morarma gibi belirtiler daha az sıklıkla baş gösterir. Bu yavaş ilerleyen form genellikle daha uzun bir süreç içinde belirtilerini göstermeye başlar. Hastalığın ilerlemesi ile belirtiler daha belirgin hale gelebilir. Her iki lösemi türü de tedavi süreci boyunca farklı yönetim stratejileri gerektirir.
Lösemi Nasıl Teşhis Edilir?
Lösemi tanısı koymak için detaylı ve çok aşamalı testler yapılır. İlk adımlar arasında tam kan sayımı yer alır. Bu test kan hücrelerinin sayısını ve türünü ölçer. Ardından löseminin tipini belirlemek için daha spesifik testler uygulanır:
- Periferik kan yayması: Kan örneğindeki hücreler mikroskop altında incelenir.
- Kemik iliği biyopsisi ve aspirasyonu: Kemik iliğinden örnek alınarak hücrelerin mikroskop altında incelenmesi sağlanır.
Bunlara ek olarak şu testler de sıklıkla kullanılır:
- Kapsamlı metabolik panel
- Karaciğer fonksiyon testleri
- Koagülasyon paneli
Akut lösemilerin teşhisi genellikle daha invaziv yöntemler gerektirir:
- Kemik iliği aspirasyonu ve biyopsisi: Akut lösemi vakalarında hücre tipleri ve anormalliklerin belirlenmesi için esastır.
Kronik lösemilerin teşhisi daha az invaziv yöntemlerle yapılabilir:
- Periferik kan değerlendirmesi: Çoğu kronik lösemi tipi için yeterli bilgi sağlar.
Daha detaylı analizler için ise genellikle şu yöntemlere başvurulur:
- Akış sitometrisi
- Sitogenetik testler
- FISH testi
Lösemi Nasıl Tedavi Edilir?
Lösemi farklı tiplerde görülen bir kan kanseri olup tedavi yaklaşımları hastanın yaşına genel sağlık durumuna ve lösemi tipine bağlı olarak değişir. Tedavi genellikle hastalığın kontrol altına alınmasını ve remisyonun sağlanmasını amaçlar.
Akut Miyeloid Lösemi (AML) Tedavisi
AML tedavisi hastalığın agresif doğası gereği hızlı ve etkili bir müdahale gerektirir.
- İlk tedavi aşaması kemoterapi ile lösemi hücrelerini yok etmektir.
- Standart tedavi rejimi 7 gün süren sitarabin infüzyonu ve 3 gün süren bir antrasiklin (daunorubisin veya idarubisin) içerir.
- Sitogenetik ve yeni nesil dizileme (NGS) testleri ile hastanın risk durumu belirlenir ve buna göre tedavi planlanır.
- Hastalar ayrıca moleküler belirteçler temelinde kişiselleştirilmiş tedavi protokollerinden faydalanabilir.
- Bazı durumlarda CD33 hedefli gemtuzumab ozogamisin eklenerek tedavi rejimi güçlendirilir.
Akut Promiyelositik Lösemi (APL) Tedavisi
APL özel tedavi gereksinimleri olan ve iyi bir prognostik değere sahip olan bir AML alt tipidir.
- Tedaviye ATRA (all-trans-retinoik asit) ve arsenik trioksid (ATO) ile başlanır.
- ATRA lösemi hücrelerinin olgunlaşmasını teşvik eder.
- Arsenik trioksid lösemi hücrelerini doğrudan hedef alır ve öldürür.
- Risk durumuna göre tedavi şeması değişiklik gösterir:
- Düşük ve orta riskli hastalar için ATRA ve ATO yeterli olabilir.
- Yüksek riskli hastalarda idarubisin eklenmesi gerekebilir.
- Hastaların elektrokardiyogram ile izlenmesi QTc uzaması açısından önemlidir.
Kronik Miyeloid Lösemi (KML) Tedavisi
KML genellikle kronik fazda teşhis edilir ve TKI (tirozin kinaz inhibitörleri) ile tedavi edilir.
- İlk tedavi seçeneği olarak imatinib kullanılır.
- İkinci nesil TKI’lar olan dasatinib nilotinib veya bosutinib dirençli veya intolerans durumlarında tercih edilir.
- Tedavinin önemli kilometre taşları:
- 3 ayda BCR-ABL1 seviyesinin %10 altında olması,
- 6 ayda BCR-ABL1 seviyesinin %1 altında olması,
- 12 ayda BCR-ABL1 seviyesinin %0.1 altında olmasıdır.
Kronik Lenfositik Lösemi (KLL) Tedavisi
KLL yavaş ilerleyen bir lösemi türü olup bazen tedaviye hemen başlanmayabilir.
- Aktif tedavi gerektiren durumlarda fludarabin, siklofosfamid ve rituksimab içeren FCR rejimi kullanılabilir.
- Yüksek riskli hastalar için BTK inhibitörleri olan ibrutinib veya acalabrutinib tercih edilir.
- Venetoklaks dirençli vakalarda önemli sonuçlar gösterir.
- IGVH mutasyon durumu ve TP53 mutasyonlarının varlığı tedavi seçimlerini etkiler.
Dikkate Alınması Gereken Diğer Durumlar Nelerdir?
Lösemi tanısı konulduğunda dikkate alınması gereken diğer durumlar geniş bir yelpazeyi kapsar. Hastalığın belirsiz semptomları benzer belirtiler gösteren birçok başka sağlık sorunuyla karışabilir. Bu yüzden lösemi tanısı alan hastaların kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi önemlidir. Bu durumlar arasında öncelikle bazı beslenme eksiklikleri yer alır. Özellikle B12 ve folat eksiklikleri kan hücrelerinin üretiminde önemli rol oynar ve anemiye yol açabilir.
Bunların yanı sıra bazı viral enfeksiyonlar da benzer kan anormalliklerine sebep olabilir. Bu enfeksiyonlar arasında HIV, sitomegalovirüs ve Epstein-Barr virüsü bulunur. Bu tür enfeksiyonların varlığı kan değerlerinde değişiklik yaparak yanıltıcı sonuçlar verebilir.
Ayrıca bazı ilaçların yan etkileri de lösemiye benzer kan sayımı anormalliklerine yol açabilir. Bu ilaçlar genellikle bağışıklık sistemini etkileyen veya kemik iliğini baskılayan türdendir.
İlaçlar şunlardır:
- Kemoterapötik Ajanlar
- Valproik Asit
- Gansiklovir
- Mikofenolat Mofetil
Son olarak otoimmün hastalıklar da benzer semptomlar gösterebilir. Sistemik lupus eritematozus gibi hastalıklar hem inflamasyon hem de kan hücrelerinin anormalliğine sebep olabilir.
Löseminin Komplikasyonları Nelerdir?
Lösemi tedavisinde yaşanan bazı komplikasyonlar hastaların sağlık durumunu zorlayabilir. Öncelikle Tümör Lizis Sendromu (TLS) kemoterapi sırasında kanser hücrelerinin hızla ölmesiyle ortaya çıkar. Bu durum hücre içeriklerinin kana karışmasına neden olur ve böbrekler üzerinde ciddi baskı oluşturur. Artan potasyum fosfor ve ürik asit seviyeleri tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu tehlikeler arasında hiperkalemi ve hipokalsemi bulunur; her ikisi de kardiyak toksisiteye neden olabilir ve acil müdahale gerektirir. Bu komplikasyonların yönetimi için;
- Agresif hidrasyon
- Sık laboratuvar kontrolleri
- Allopurinol ve rasburicase kullanımı
gereklidir.
Yaygın Damar İçi Pıhtılaşma (DIC) ise kanın pıhtılaşma proteinlerinin işlevsiz hale gelmesiyle karakterize edilen bir başka ciddi komplikasyondur. DIC özellikle akut promiyelositik lösemi hastalarında görülür ve hem tromboz hem de kanamalara yol açabilir. Hastaların hayatta kalması için;
- Kriyopresipitat ve fibrinojen değişimi
- Yoğun laboratuvar izlemi hayati öneme sahiptir.
İmmünosupresyon lösemi tedavisi veya hastalığın kendisinden kaynaklanabilir. İmmünosuprese hastalarda nötropeni ve ateş durumlarında enfeksiyon kaynağının hızla belirlenmesi ve geniş spektrumlu antibiyotik tedavisine başlanması şarttır. Enfeksiyonlar tedavi sürecini uzatabilir ve hastanın genel durumunu kötüleştirebilir.
Son olarak lösemi tedavisi gören hastalar tedavi sonrası dönemde ikinci bir kanser geliştirme riski taşır. Çocukluk çağı lösemi sağ kalanları arasında yapılan uzun vadeli izlemler lösemi sonrası en sık rastlanan ikinci neoplazmların;
- Farklı lösemi türleri
- Lenfoma alt tipleri
olduğunu göstermektedir. Bu ikinci kanserlerin zamanlaması ve tedavisi ilk kanser tedavisinden farklı yönetim stratejilerini gerektirebilir.
Lösemi (Kan Kanseri) Tedavisi Olanların Yorumları
Doç. Dr. Mahmut Bakır Koyuncu'nun hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Lösemi türleri arasındaki temel farklar nelerdir?
Lösemi, ilerleme hızı ve etkilenen kan hücresi tipine göre dört ana türe ayrılır: akut lenfositik lösemi (ALL), akut miyeloid lösemi (AML), kronik lenfositik lösemi (CLL) ve kronik miyeloid lösemi (CML). Akut lösemiler (ALL ve AML) hızla ilerler ve olgunlaşmamış kan hücrelerini etkiler, bu nedenle acil tedavi gerektirir. ALL en yaygın çocukluk çağı lösemisidir, AML ise hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülür. Kronik lösemiler (CLL ve CML) daha yavaş gelişir ve daha olgun kan hücrelerini etkiler. CLL genellikle 50 yaş üstü yetişkinleri etkilerken, CML daha çok yetişkinlerde görülür ve Philadelphia kromozomunun varlığı ile karakterizedir. Her bir türün kendine özgü klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve prognozları vardır.
Lösemi tedavisinde kemik iliği naklinin rolü nedir?
Kemik iliği nakli (BMT), diğer adıyla hematopoietik kök hücre nakli (HSCT), lösemi tedavisinde uzun dönem remisyon veya kür sağlayabilen kritik bir tedavi yöntemidir. Bu işlem, hastalıklı kemik iliğinin sağlıklı kök hücrelerle değiştirilmesini içerir ve kök hücreler hastanın kendisinden (otolog nakil) veya bir donörden (allojenik nakil) alınabilir. Lösemi tedavisinde daha yaygın kullanılan allojenik nakiller, donör bağışıklık hücrelerinin kalan kanser hücrelerini yok ettiği graft-versus-leukemia etkisinden dolayı tercih edilir. Son yıllarda kaydedilen ilerlemelerle, nakil sonrası bir yıl içinde nüks dışı ölüm oranı 1980’lerde %29,7 iken 2010-2016 arasında %12,2’ye düşmüştür. Ayrıca akut myeloid lösemi (AML) için yapılan allojenik nakil sayısı 2009-2016 yılları arasında %64,9 artmıştır. Ancak BMT erişimi dünya genelinde farklılık göstermekte olup, 2016 itibarıyla Afrika ve Doğu Akdeniz’de %2,8, Kuzey Amerika’da %18,4 oranında kullanılmaktadır. Bu ilerlemelere rağmen uygun donör bulma, özellikle azınlık gruplarındaki bireyler için ve graft-versus-host hastalığı gibi komplikasyonların yönetimi gibi zorluklar devam etmektedir. Ölen donörlerden alınan dondurulmuş kemik iliği gibi yenilikçi yaklaşımlar, BMT’nin lösemi hastaları için daha etkili ve erişilebilir olmasını hedeflemektedir.
Hastalığın erken evrede tespiti için hangi belirtilere dikkat edilmelidir?
Löseminin erken belirtileri arasında sürekli yorgunluk, sık enfeksiyonlar, açıklanamayan kilo kaybı, kolay morarma veya kanama, lenf bezlerinde şişlik, ateş veya üşüme, kemik veya eklem ağrıları bulunur. Bu belirtiler genellikle hafif başlayabilir ve yaygın hastalıklarla karıştırılabilir, bu nedenle belirtiler kalıcıysa bir sağlık uzmanına danışılması önemlidir.
Lösemi hastaları için destekleyici tedaviler nelerdir?
Lösemi hastaları için destekleyici tedaviler, semptomları yönetmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanır. Zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle enfeksiyon riski artar; bu nedenle grip ve zatürre gibi hastalıklara karşı aşılar, antibiyotikler ve antiviral ilaçlar önleyici tedbirler olarak kullanılır. Düşük antikor seviyeleri olan hastalarda, tekrarlayan enfeksiyonları önlemek için intravenöz immünoglobulin (IVIG) tedavisi uygulanabilir. Kansızlık ve düşük trombosit seviyeleri için kan transfüzyonları yapılırken, hemolitik anemi ve trombositopeni gibi otoimmün komplikasyonları tedavi etmek için kortikosteroidler ve immünoglobulinler kullanılır. Ağrı yönetimi, beslenme desteği ve psikolojik danışmanlık da tedavinin önemli parçalarıdır. Ayrıca kimerik antijen reseptör T hücre (CAR-T) tedavisi ve blinatumomab gibi bispesifik T hücre yönlendiriciler gibi immünoterapiler belirli lösemi türlerinde umut verici sonuçlar göstermiştir, ancak bu tedaviler özel destekleyici bakımı gerektiren toksisiteler de yaratabilir.
Çocukluk çağı lösemilerinde tedavi başarısı nasıldır?
Çocukluk çağı lösemisinin tedavi başarı oranları son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Akut lenfoblastik lösemide (ALL), çocuklarda en sık görülen tür, 5 yıllık sağkalım oranı yaklaşık %90’dır. 5 yaş altındaki çocuklarda bu oran %94,4’e kadar çıkmaktadır. Akut miyeloid lösemide (AML) ise 5 yıllık sağkalım oranı çocuklar için %65 ile %70 arasındadır. Ancak bu oranlar, çocuğun yaşı, lösemi alt türü ve genetik özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Kişiselleştirilmiş tedaviler gibi yeni yaklaşımlar, başarı oranlarını daha da artırmayı vaat etmektedir.


